DİĞER
“Devrim büyük bir sınır aşımıdır. Ama sınırı aşmak asıl olarak şimdiye kadar egemen olmuş bütün sınır kavrayışının ortadan kaldırılması anlamına gelir. Belki de artık sınır sözcüğünü kullanmamak gerekir. Eşik sözcüğü daha iyi olabilir: Eşikler her şeyin değiştiği, başka bir biçim aldığı noktalardır. Sınır, adı üstünde, sınırlar; ayırır, böler, kuşatır, çerçeveler, sabitler ya da bir kanala yerleştirir. Eşik ise bu sınırlama düzeninin değişmesidir... Demek ki devrim bir toplumun eşiği geçme girişimidir, ama belki daha önemlisi, eşikte bulunmanın deneyimlenmesidir.”
"Aldıkları eğitime rağmen ne yaptığını bilmeyen, bir türlü köklenemeyen, gidenin de kalanın da huzur bulamadığı bir dünyayı anlatmak istedim. Eskisinden farklı bir dünya bu. Olanla yetinilmeyen, hep arayışta olunan, bilgiye çok kolay ulaşılan, ama aslında neyin arandığının bilinmediği bir dünya. Bu karmaşa içerisinde dünyanın bu halde olmasından rahatsız, eğitimli kent insanının çözemediği dertleri var."
K24'te Temmuz ayının son vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
K24'te Temmuz ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Edebiyat eleştirisi kavramsal-düşünsel bir detektöre dönüşmekten kaçınacaksa, metinlerin özgün, kendilerine has örgülerini ne pahasına olursa olsun gözden kaçırmamalı. 'Fark'ı, ortak olana kurban etmemeli. Bu da bence işin en zor, zorluğu ölçüsünde kıymetli yanı."
"Devrim Alkış’ın Everest Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı Sene 84, bir ‘80’li yıllar güzellemesi değil. Beş yakın arkadaşın üstünden çekilen, gitse de kalsa da tuhaf bir arafta salınan günümüz Türkiyelisine dair keskin bir panorama."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Guattari politik davasından, dostlarından, yoldaşlarından, hastalarından, onu yiyip bitirmiş aşkından ve çevresini sarmış o toz dumandan ayırt edilemeyecek bir kabileydi zaten. Komünist tımarhane La Borde’da ağır psikotik vakalarla birlikte geçirdiği bir ömür boyunca dünyanın temelsizliğini anıştıran çatlakta saklı ürpertici şizofrenik gürültünün tekinsizliğini en derinden hissetmişti."
Poz'daki metinler, okura defalarca kullanılmış, taşlaşmış söyleyiş biçimlerinin dışında, özgün bir poz verirken, bir yandan da her güçlü edebiyat gibi şunu soruyor: Ne yaşadığınızın farkında mısınız? Neyi yaşam sandığınızın?
Son Adım, Kafka’nın Mesih aforizmasına, bu topraklardan, bu topraklara yayılmış kıyamet içinden verilen uzun ve güçlü bir karşılıktır
Orhan Koçak'ın geçen hafta K24'te yayınlanan “Karşılaştırmalı edebiyat burda niye olmuyo?” başlıklı yazısına cevaben...
Orhan Koçak, geçen hafta K24'te yayınlanan yazısında şairin düzyazılarını topladığım kitaba Şiiri Şiirle Ölçmek adını vermemi eleştiriyor. “Şiiri Şiirle Ölçmek” ifadesinin bana ait olmadığı, Cansever'in bir yazısının başlığı olduğu ortada...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.